Çıralı

Çıralı kumsalı 4 km uzunluğunda olup genişliği 50-100 metre arasında değişmektedir. Kumsal denizden itibaren yumuşak bir eğimle yükselmektedir.

Her iki ucunda kayalıklarla sınırlanmıştır. Genel olarak-ince taneli yüksek kaliteli kum yapısına sahiptir. Kuzeyinde sadece kış aylarında akan bir dere yatağı vardır. Güney ucunda ise antik Olimpos kentinin içinden geçerek gelen dere denize ulaşır. Böylece, Çıralı kumsalı güneyi Olimpos deresi ile Olimpos ve Çıralı olarak ikiye ayrılabilir.

Antalya, Kemer-Kumluca arasında bulunan Çıralı, her yıl sahiline yuva yapan Caretta carettaların yanı sıra çok sayıda hayvan ve bitki türünü barındıran bir bölge. Doğal güzelliğinin yanı sıra yakınında bulunan antik Olimpos kenti, mitolojide adı geçen Yanartaş (Olimpos Dağı'nın yanar taşı), portakal bahçeleri ve seralar bölgeyi doğa ve tarih meraklıları için oldukça cazip kılıyor. Kışın nüfusu 500 civarında olan ve yaygın bir şekilde ev pansiyonculuğu yapılan köyün yatak kapasitesi yaklaşık 1500. Çıralının tarihi ve doğal zenginliği, yasal statüler geliştirilerek koruma altına alınmış durumda. Olimpos antik kentinin bulunduğu vadi ve onun denize açıldığı kumsal, Arkeolojik SİT Alanı içinde. Kumsalın kuzeye doğru devam eden üç kilometrelik bölümü ve kıyı ise I. ve II. Derece Doğal SİT Alanı. Bugüne kadar turizmin getirdiği kirlenme ve yapılaşmadan payını almayan Çıralının özelliklerini koruyarak gelecek kuşaklara bırakılması hedefleniyor.

Her yıl sahiline yuva yapan Caretta carettaların Olimpos kumsalında yuvalama açısında elverişliği azaltan çakıl yoğunluğu vardır. Çıralı kumsalında ise deniz çizgisinden hemen sonraki bir metre iri kumlu ve çakıllı bir banttan oluşursa da, daha sonra ince kumlu kumsal devam etmektedir. Üreme yoğunluğu da bu kumsaldadır. Kumsalın ardında, doğal bitki örtüsü makiler ve,fıstık çamı ağaçları yer alır. Çıralı, Olimpos Milli Parkına ismini veren Olimpos antik kentini kapsaması nedeniyle 1, derece Doğal SİT Alanı ve Arkeolojik SİT Alanıdır. Ancak, Olimpos Milli Parkının sınırları dışına çıkarılmıştır. Burada yer alan Yanartaş (Chimera) doğal gaz ateşi ile sürekli yanmakta ve ziyaretçiler için çekicilik taşımaktadır.

Çıralı kumsalı, tüm dünyada nesli tehlike altında bulunan Caretta caretta denizkaplumbağalarının Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında yuvaladığı önemli kumsallar arasındadır.

Eski Yunanistan'ın Argos ilinde Ephyra Kralı'nın talihsiz fakat yiğit bir oğlu varmış.Asıl adı Hipponus olan bu delikanlı bir gün avlanırken yanlışlıkla kardeşi Belleron'u öldürmüş. Bundan sonra ona "Belleron'u yiyen" anlamında olan Bellerophon adını takmışlar. Keder içinde baba ocağını terk etmiş ve o zamanki Tiryns şehrine ve oraların Kralı Proitos'un yanına gelmiş.Onun konuğu olmuş. Kral Proitos'un güzel karısı tanrısal Ante,yakışıklı Bellerophon'a tutulmuş. Ne var ki dürüst delikanlı bu aşka mukabele etmemiş.

Kadın da o hırsla ve kinle kocasına:

Bana aşk ilan ederek benimle birleşmek isteyen Bellerophon'u öldürmezsen, Tanrılardan  senin helakini dilerim,demiş. Karısının böyle konuşması üzerine Kral Proitos çok kızmış, ama elini konuğunun kanı ile kirletmek istememiş.Bir tahtaya bir şeyler yazmış, tahtayı dokuz defa sarmış, Bellerophonun eline tutuşturarak kaynatası Lykia ülkesinin Kralı Lobates'e götürmesini söylemiş. Tahtada, Bellerophonun Kraliçe Ante'ye sarkıntılık ettiği,bu  sebepten de öldürülmesi yazılı imiş.Bellerophon ölüm fermanı koltuğunda olduğu halde,Likya'ya gelmiş.Lykia (Likya) ülkesinin başşehri olan Xanthos (Kısantos=Kınık) daki Kral sarayına varmış.

Kral Lobates, kendisini sevgi ile karşılamış, dokuz gün, dokuz gece konuk etmiş.Her gün bir boğa kesip ikramda bulunmuş. Onuncu gün sabah olunca,kral, damadı Proitos'tan getirdiği mektubu istemiş. Okuyunca Bellerophonun öldürülmesi gerektiğini anlamış. Ne var ki Lobates de elini kana bulamak istememiş ve onu Lykia ülkesinde dehşet saçan Himera ejderhasını öldürmeye göndermiş. Himera ejderhası o zamanlar Himera dağının eteğinde imiş. Aslan gibi kükredikçe ağzından alevler fışkırırmış, değdiği her şeyi yakarmış.Mitolojide kanatlı bir at olarak tanınan ve adı pegasus olan atı,tanrılar yardımı ile Bellerophon yakalamış ve üstüne binmiş.Atın üstündeki Belleropfon'u gören ejderha doğuya doğru kaçmaya başlamış.Ancak önüne deniz çıkmış.Bellerofon ejderhayı denizin kıyısında yakalayarak atı ile gökyüzüne yükselmiş ve ejderhaya yukardan saldırarak, onu mızraklamış Ejderha ölmüş ama alev fışkırtan ağzı Ulupınar Köyü'ndeki Çıralı (Olympos)'da hala alev fışkırtmaya devam etmektedir.Çıralı denilen yerde gerçekten devamlı olarak alevler çıkan bir yer vardır.

Daha sonra Bellerophon komşu ülkesi olan Solymer kavmi ile savaşmış ve kazanmış, arkasındanda hemen Amazon kavmini yenilgiye uğratmış.

Likya Kralının gönderdiği seçme adamların suikastından da bir şey olmadan kurtulunca, Bellerophonun tanrıların sevdiği bir kişi olduğuna inanmışlar ve kral Lobates sonunda ona kızını ve ülkesinin yarısını hediye etmiş.

Diğer bir tarihçiye göre de tanrılar, Bellerophon Olympos dağına atı pegasus ile yaklaşmak istediğinden, onu attan düşürmüş, sakat ve kör etmişler. Taştan mezarının Fethiye civarında olduğu da söylenmektedir.